Ancak, Ukrayna’ya yapılan askeri yardımları keserek bu savaşı bitirmek, bağımsız bir demokrasiyi tehlikeye atmak anlamına gelebilir. Bu yaklaşım, uluslararası düzeni sarsabilir ve diğer otoriter liderleri cesaretlendirebilir.
Trump’ın, Ukrayna’ya desteği sürdürerek ve müttefiklerle iş birliği yaparak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e geri çekilemeyeceği bir teklif sunması öneriliyor. Bu strateji, Trump’ın güçlü bir liderlik sergilemesini ve uluslararası arenada saygınlığını korumasını sağlayabilir.
Emekli Korgeneral Keith Kellogg, Trump’ın Ukrayna/Rusya özel temsilcisi olarak atanmış olup, müzakerelere güçlü bir konumdan başlamanın önemini vurgulamaktadır. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de, Kiev’in müzakere pozisyonunu güçlendirmenin gerekliliğine dikkat çekmiştir.
Savaşın her iki tarafı da yorgun düşmüş durumda ve müzakerelere daha açık olabilirler. Ancak, Putin’in ciddi bir şekilde müzakere etmeye hazır olduğuna dair henüz somut bir işaret bulunmamaktadır.
2024 yılı boyunca Ukrayna’daki cephe hattı büyük ölçüde durağan kalmıştır. Ukrayna, Ağustos ayında Kursk bölgesinin bir kısmını ele geçirerek bazı başarılar elde etmiştir. Ancak, Rusya son haftalarda Donbas’ta batıya doğru ilerlemektedir. Bu ilerleme, günde yaklaşık 1.500 kayba mal olsa da, Rusya ekonomisini savaş ekonomisine dönüştürmüş ve Çin’den artan destek almıştır.
Gelecekteki müzakereler, toprak meseleleri ve Ukrayna için güvenlik garantileri olmak üzere iki ana başlıkta toplanabilir. Toprak meseleleri, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü açısından kritik öneme sahiptir. Güvenlik garantileri ise, Ukrayna’nın gelecekte benzer tehditlerle karşılaşmaması için gereklidir.
Trump’ın, Putin’e geri çekilemeyeceği bir teklif sunarak, Ukrayna’nın egemenliğini ve uluslararası düzeni koruma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu yaklaşım, hem ABD’nin hem de müttefiklerinin güvenliği için önemlidir.