Beşar Esad rejiminin Aralık 2024’te çöküşünün ardından, İran’ın Suriye’deki etkisi önemli ölçüde azaldı. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı güçler büyük ölçüde geri çekildi ve mevcut fiili lider Ahmed Şara, İran’ın ülkede yeniden güçlenmesine izin vermeyeceklerini belirtti.
ABD, bu gelişmeleri memnuniyetle karşılasa da, İran’ın yeniden etkinlik kazanma olasılığını göz ardı etmemelidir. Devam eden istikrarsızlık, Tahran’a Suriye’de yeniden zemin kazanma fırsatları sunmaktadır.
Artan İsyan Hareketleri
Esad rejiminin düşmesinin ardından, rejimin baskıcı yönetiminden zarar gören Nusayri (Alevi) mezhebine mensup bireyler, yeni yönetimin misilleme yapacağından endişe etmektedir. Bu korku, militan grupların güvenlik güçlerine karşı saldırılarının artmasıyla daha da yoğunlaşmıştır. Bazı Nusayri temsilcileri, dış yardım arayışına girebileceklerini veya Nusayri nüfusun yoğun olduğu bölgelerin ayrılmasını talep edebileceklerini belirtmişlerdir.
Bu durum, İran’ın iki şekilde yeniden etkinlik kazanmasına zemin hazırlayabilir:
1. Silahlı Destek: İran, yerel isyancılara silah sağlayarak güvenlik güçleriyle çatışmalarını destekleyebilir. Bu gruplar kalıcı bir güç elde ederse, İran, Şii milislerini Suriye’ye yeniden sokmanın stratejik olarak uygun olduğunu düşünebilir.
2. Kaostan Yararlanma: Artan isyan hareketleri, İran’ın Hizbullah’a silah kaçakçılığı yapma girişimlerini kolaylaştırabilir. Yetkililer şu ana kadar bu tür iki girişimi engellemiş olsa da, artan isyan hareketleri, kaynakları zorlayarak bu tür operasyonların önlenmesini zorlaştırabilir.
Suriye Demokratik Güçleri’nin Geleceği
Esad’ın düşüşünden bu yana, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu arasındaki çatışmalar kuzeyde yoğunlaşmıştır. Ayrıca, SDG ile yeni Suriye hükümeti arasındaki müzakereler sonuçsuz kalırken, SDG ile rejim güçleri arasında küçük çaplı çatışmalar yaşanmaktadır.