Analiz

Esed rejiminin askeri güçsüzlüğü derinleşiyor

Suriye’de Beşar Esed rejimi, hem personel eksikliği hem de eskiyen askeri ekipmanlar nedeniyle cephelerde kontrolü sağlamakta zorlanıyor.

Suriye’de Beşar Esed rejimi, on yılı aşkın süredir devam eden çatışmaların ardından askeri güçsüzlüğün etkilerini giderek daha fazla hissetmeye başladı. Rejimin hem askeri personel yetersizliği hem de eskiyen ekipmanlarla mücadele ettiği belirtiliyor. Bölgesel çatışmalarda kaybedilen kritik noktalar ve Rusya’nın desteğinin azalması, rejimin askeri kapasitesini daha da zayıflatıyor.

Personel Yetersizliği:

Rejimin kontrol ettiği bölgelerde zorunlu askerlik uygulamalarına rağmen, genç nüfusun azalması ve rejim güçlerine katılmak istemeyen kişilerin kaçışı nedeniyle orduda ciddi bir personel açığı olduğu ifade ediliyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki askeri operasyonlar sırasında birliklerin moralinin düşük olduğu ve birçok askerin mevzilerini terk ettiği bildiriliyor.

Eskiyen Ekipmanlar:

Esed rejiminin kullandığı askeri teçhizatların büyük bir kısmı, eski Sovyet dönemine ait ve teknik bakımdan yetersiz durumda. Bu ekipmanların birçoğu, modern savaş koşullarında etkisiz kalıyor. Rejimin bu açığı kapatmak için İran ve diğer müttefiklerinden gelen desteğe bağımlı olduğu biliniyor. Ancak bu destek de, ekonomik yaptırımlar ve uluslararası baskılar nedeniyle sınırlı kalıyor.

Bölgesel Kaybedişler:

Son dönemde kuzeybatı Suriye’deki çatışmalarda rejimin kontrol ettiği bazı stratejik bölgeleri kaybettiği ve bu durumun muhalif grupların direncini artırdığı belirtiliyor. Özellikle Halep ve İdlib çevresindeki bölgelerde rejim güçlerinin savunmada zorlandığı gözlemleniyor.

Rusya’nın Desteğinin Azalması:

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa odaklanması, Suriye’deki rejime verdiği askeri desteği büyük ölçüde azaltmış durumda. Bu durum, rejimin hava saldırıları ve lojistik destek konusunda daha fazla zorluk yaşamasına neden oluyor.

Uzmanlar, Esed rejiminin mevcut askeri güçsüzlüğünün, bölgede yeni güç dengelerinin oluşmasına yol açabileceğini ve rejim üzerindeki uluslararası baskıyı artırabileceğini belirtiyor. Rejimin bu durumu nasıl ele alacağı ve sahadaki kayıplarını telafi edip edemeyeceği ise belirsizliğini koruyor.