Özellikle savaşın ilk yıllarında herhangi bir tecrübe, kaynak ve örgütlü yapıdan yoksun olan muhalifler, uluslararası desteğin belirsizliği, lojistik sıkıntılar ve iç rekabete rağmen belirli dönemlerde stratejik başarılar elde etmeyi başardı. Bu dosya, Suriye’deki muhalif askerî yapılanmanın kaydettiği önemli başarıları ve dönüm noktalarını mercek altına alarak, bu başarıların sebeplerini, sınırlılıklarını ve geleceğe dönük etkilerini ele alıyor.
Spontan Direnişten Yerel Savunma Gruplarına
Suriye’de muhalefetin askeri yapılanması, 2011-2012 yıllarında kent ve kasabalarda rejime karşı protestoların güvenlik güçlerince bastırılmasıyla başladı. İlk etapta “Özgür Suriye Ordusu” (ÖSO) şemsiyesi altında toplanan askerî yapılar, rejim ordusundan firar eden subaylar, askerler ve gönüllü siviller tarafından oluşturuldu. Bu yerel savunma gruplarının başlıca başarısı, rejim güçlerinin “mutlak hakimiyet” söylemini kırarak, ülkenin geniş bölgelerinde kontrol alanları yaratmalarıydı.
Bu dönemde muhalif gruplar, doğrudan çatışmalar yerine pusu, gerilla taktikleri ve hafif silahlara dayalı hamlelerle belirli kent, kasaba ve kırsal bölgelerde rejim güçlerinin ilerleyişini durdurmayı başardı. Örneğin, ülkenin kuzeyinde Halep kırsalı ve İdlib çevresinde rejim garnizonlarını düşürmek, muhaliflerin halk nezdinde meşruiyet kazanmasına, lojistik hatlar oluşturmasına ve moral üstünlük elde etmesine katkı sundu.
Stratejik Öneme Sahip Bölgelerin Ele Geçirilmesi
Savaşın ilerleyen aşamalarında muhalif gruplar, kritik lojistik ve stratejik hatları ele geçirerek kendi varlıklarını pekiştirmeyi öğrendi. Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki sınır kapılarının kontrol altına alınması, muhaliflere güvenli ikmal hatları, insani yardım ve uluslararası temas imkanı yarattı. Bu başarılar, muhalif grupların iç tedarik zincirini güçlendirmesine, yaralıların tedavisi, mühimmat sevkiyatı, silah bakım ve onarımı konularında avantaj sağlamasına yardımcı oldu.
Batı Halep kırsalı, İdlib ve Hama’nın kuzey kırsalı gibi bölgelerde elde edilen denetim, rejimin kuzeydeki askeri gücünü zayıflatırken, muhaliflere belli bir “öz yönetim” alanı sundu. Bu alanlarda muhalifler sadece askeri değil, aynı zamanda sivil yapılanmalar, yerel meclisler ve hizmet dağıtım ağları geliştirerek halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yöneldiler. Böylece bir yandan askeri başarı, diğer yandan kısmi yönetim becerisi sergileyen muhalifler, uluslararası kamuoyunun dikkatini bir alternatif yönetim modeline çekmeye başladı.
Farklı Gruplar Arasında Koordinasyon ve Ortak Operasyonlar
Muhalifler arasında en büyük zorluklardan biri, farklı ideolojik, etnik ve dini kökenlerden gelen birçok grubun sahada uyumlu hareket etmesiydi. Başarının geldiği anlar genellikle çeşitli fraksiyonların ortak harekât odalarında birleştiği, belirli hedeflere odaklandığı ve koordineli saldırılar gerçekleştirdiği dönemlere denk geldi.
Örneğin, 2015 yılında İdlib kentine yönelik ortak operasyonlar sonucu kentin muhaliflerin eline geçmesi önemli bir dönüm noktasıydı. Bu başarının anahtarı, farklı grupların ortak bir taktik zeminde buluşması, saldırı önceliklerinin belirlenmesi ve hava desteği eksikliğine rağmen stratejik noktaların hızlıca ele geçirilmesi oldu. Bu tür koordineli hareketler, muhaliflerin askeri alanda kendi içlerindeki bölünmüşlüğü aşıp, belirli zaferlere imza atabileceklerini gösterdi.
Yerel Üretim, İnovasyon ve Asimetrik Savaş Taktikleri
Muhalif güçler, sınırlı dış destek ve ambargolar nedeniyle konvansiyonel silahlara erişimde zorluk yaşarken, saha koşullarına uyum sağlayarak yerel üretim ve inovasyona yöneldiler. Basit patlayıcı düzeneği hazırlama, zırhlı araçlara karşı etkili hafif silah kullanımı, tünel kazma, el yapımı mühimmat gibi asimetrik savaş yöntemleri, rejimin ağır ateş gücü karşısında muhaliflere beklenmedik başarılar getirdi.
Örneğin, Halep’teki çatışmalar sırasında tünel patlatma taktikleri ve şehir içi gerilla teknikleri, rejim güçlerinin ilerlemesini zorlaştırdı. Bu tür yaratıcı çözümler, muhaliflerin teknik yetersizliklerini kısmen telafi ederek belirli bölgelerde denge sağlayabilmelerine imkân tanıdı.
Uluslararası Destek ve Diplomatik Kazanımlar
Muhalif grupların sahadaki askeri başarıları, diplomatik arenaya da yansıdı. Başarılar neticesinde muhalifler uluslararası aktörlerle daha ciddi bir şekilde masaya oturma imkânı buldular. Sahada elde edilen kazanımlar, müzakere masasında muhaliflere “çıkarılabilir bir alternatif” imajı vererek rejim üzerindeki uluslararası baskıyı artırdı.
Bu sayede muhalif heyetler, Cenevre ve Astana süreçleri gibi uluslararası toplantılara davet edildi, geçici sivil yönetim modelleri tartışıldı ve insani yardımların ulaştırılması için pazarlık gücü yakaladılar. Sahada kazanılan her başarı, diplomasi zemininde muhalifler lehine yeni imkânlar yarattı.
Sınırları ve Sınamaları
Tüm bu başarıların yanında, muhaliflerin elde ettiği kazanımların sıklıkla uzun soluklu olmadığı, karşı saldırılar, hava üstünlüğü, dış aktörlerin tutum değişiklikleri veya iç ayrılıklar nedeniyle zayıfladığı da bir gerçektir. Her ne kadar muhalifler birçok kez stratejik bölgeler ele geçirip moral yükseltmiş olsa da, süreklilik sağlamak ve bu başarıları kalıcı bir düzen haline getirmek çoğu kez güçleşmiştir.
Ayrıca, uluslararası desteğin belirsizliği, farklı gruplar arasındaki siyasi anlaşmazlıklar ve diplomatik atılımların tıkanması, askeri başarıların siyasi bir çözüme dönüşmesini engellemiştir. Yine de, muhaliflerin “tamamen etkisiz” olduğuna dair zaman zaman ortaya atılan savlar, tarihsel süreçte görülen bazı kayda değer başarılarla çürütülmüş ve sahada farklı dinamiklerin hâlâ rol oynadığını göstermiştir.
Suriye’deki muhalif askeri yapılanma, güç dengesinin çok defa değiştiği zorlu bir sahnede varolmaya çalıştı. Her ne kadar savaşın gidişatı büyük oranda dış aktörlerin müdahaleleri, hava üstünlüğü ve lojistik imkanlarla belirlense de, muhalif güçler zaman zaman rejimin ve müttefiklerinin mutlak hakimiyet iddiasını sarsan, stratejik kazanımlar elde etmeyi başardılar.
Bu başarılar, bazen sıradan halkın dayanıklılığı, bazen yaratıcılık, kimi zaman koordinasyon, dış destek veya diplomasi ile güçlendirildi. Sonuç olarak, muhaliflerin yaşadığı askeri tecrübeler, hem Suriye iç savaşının çok katmanlı yapısını hem de çatışmada güç dengesinin nasıl sürekli evrildiğini anlamaya yardımcı oluyor. Her yeni zafer, bir sonraki zorluğun işaret fişeği olsa da, bu dönemler muhaliflerin sahada varlık gösterebilme kapasitesinin ne denli esnek ve dirençli olduğunu kanıtlamıştır.