Teknoloji

Temin edebilmek çok zordu: OYAK milli imkanlarla üretti

Savunma sanayiindeki en zorlu alanlardan biri olan denizaltı çeliği için Türkiye kritik bir virajı daha döndü. OYAK, denizaltı çeliği HY-100’ü milli imkanlarla üretti. Denizaltı çeliği üretimini 'hata kabul etmeyen özel bir iş' olarak niteleyen uzmanlara göre bu ürünün yerli imkanlarla geliştirilmesi altın değerinde...

Türk savunma sanayiinin son yıllarda kendini en çok gösterdiği alanlardan biri de kritik ihtiyaçların yerli ve milli imkanlarla karşılanması konusu oluyor… Ağırlıklı olarak platformlar üzerinden süreç ele alınsa da aslında arka planda son derece önemli bileşenler için yurt dışına bağımlılığın sona ermesi adına ciddi çaba sarf ediliyor.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da düzenlenen IDEF’23 Savunma Sanayii Fuarı’nda sergilenen HY-100 denizaltı çeliği kesiti de bu dönüşümün kilometre taşlarından biri…

[Numune üretilen HY-1OO denizaltı çeliği IDEF'23 kapsamında ilk kez sergilendi.]

Yeni bir dönem başlayacak

Denizaltı çeliği meselesi aslında bu alanın en çetrefilli konularından. Çok yüksek teknoloji gerektiren bu alanda Türkiye ihtiyacını bugüne kadar Avusturalya başta olmak üzere hep başka ülkelerden karşıladı.

Ankara'nın özellikle savunma sanayii ürünlerinde doğrudan ya da örtülü ambargolarla karşılaştığı bir sır değil. Türkiye’nin MİLGEM ve MİLDEM projeleri başta olmak üzere deniz platformlarını yerli/milli imkanlarla geliştirmek için ciddi çaba sarf ettiği bu dönemde çelikte dışa bağımlığın ortadan kalkması yeni bir dönemin de habercisi.

Finlandiya’nın NATO üyeliği süreci doğru kullanıldı

Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan, denizaltı çeliği meselesinin detaylarına inmeden önce aslında son derece önemli bir süreci anımsatıyor.

Gelişmeleri ‘dış politikadaki aktif tutumun savunma sanayine yansıması’ olarak yorumluyor ve “2019 yılında Finlandiyalı Miilux firmasının çoğunluk hisselerini alan OYAK uzun süredir Manisafabrikasında yüksek mukavemet çelikleri üretiyordu. Finlandiya'nın NATO üyeliği onayı ile firma üzerindeki kontrol rejiminde önemli ölçüde kolaylıklar sağlandı” bilgisini paylaşıyor.

Daha açık bir ifadeyle Ankara, Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecini zırh çeliği üretim teknolojisinin transferi açısından doğru yönetti. Erkan’a göre bu gelişmelerin ardından Türkiye’deki AR-GEfaaliyetleri daha da arttı ve bu adımın meyvesi olarak Miilux HY-100 denizaltı çeliği ortaya çıktı.

[Yüksek teknoloji ürünü bu çeliği üretebilmek Türk Donanması için kritik bir kapıyı daha açacak.]

Çelik üreticisi ülkeleri tedirgin edecek

Kozan Selçuk Erkan, denizaltı çeliğini ‘çok hassas, asla hata kabul etmeyen özel bir üretim malzemesi’ olarak niteliyor. Söz konusu çeliğin suyun yüzlerce metre altında insan hayatının emanet edildiği bir ana unsur olduğunu belirtip, devam ediyor:

“Denizaltı inşasında hemen her gün daha yerli sistemler inşa ediyoruz. REİS sınıfı denizaltılar için uzun yıllar önce çelik ithalat anlaşması imzalanmıştı. Bugüne kadar hep yabancı çelik kullanarak bu platfomları inşa ettik.

Artık sırada STM-500 ve MİLDEN denizaltısı olacak. Kendi milli denizaltımızı üretmemiz bu konuda ana üretici olan birkaç ülkeyi tedirgin edecektir. Kritik sistemlerden birisi olarak denizaltı çeliğinin yerli olması inşa ettiğimiz denizaltıların ihracatı konusunda elimizi daha da özgürleştirecek. Çünkü bu malzeme istediğiniz her an erişebileceğiniz, parası ne kadarsa bastırıp alabileceğiniz türden bir ürün değil."

[Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan.]

Zırhlı kara araçları için de çok değerli bir kazanç

Çelik meselesini her ne kadar denizaltı özelinde ele alsak da Erkan farklı bir pencere daha açıyor ve sürecin aslında kara araçları için de değerli bir kazanç olacağına işaret ediyor…

Çelik konusunda araştırma geliştirme faaliyetlerinin çok önemli olduğuna dikkat çekiyor Erkan ve “Bugün en zor ürünlerden biri denizaltı çeliği… Bununla beraber ülkemiz için çok önemli bir ihracat değeri taşıyan taktik tekerlekli zırhlı araç ve taret sistemlerimizi de unutmamak gerek. Üretilen zırh çeliği bu araçlarımızda kullanılacak. Haliyle sadece deniz platformlarında değil kara araçları ve makine endüstrimiz için de altın değerinde bir sanayi kazanımı elde etmiş oluyoruz” ifadesini kullanıyor.

[Zırh çeliği sadece deniz platformlarında değil kara araçları için de oldukça değerli.]

Tam bağımsız savunma sanayii için ‘olmazsa olmaz’

Son birkaç senedir Miilux OY firmasının çelik konusunda ciddi yatırım ve AR-GE faaliyeti içinde olduğunu kaydediyor Erkan.

Burada üretilen yüksek kaliteli çeliklerin savunma ve makine sanayimizin hizmetine sunulduğunu belirtiyor. Çeliğin, çok hassas yüksek teknoloji ürünlerinin ana maddesi olduğunu anımsatan Erkan, “Böylesine hassas bir konuda milli çözümlere sahip olmamız tam bağımsız savunma sanayimiz için ‘olmazsa olmaz’ meselelerden biri. Ayrıca bu kabiliyet bize ‘sürdürülebilir rekabetçi üstünlük’ de kazandıracak” diyor.

[OYAK'ın Finlandiya merkezli şirketi satın alması bu alanda teknoloji transferinin de önünü açtı.]

İlk numune mayıs ayında Donanma’ya teslim edildi

Hatırlanacağı üzere OYAK Grubu, ısıl işlem çeliği üretiminde uzmanlaşmış Finlandiya merkezli şirket Miilux'u 2019’da satın aldı. Aslında Ankara bu adımla son derece değerli bir teknoloji transferini de sağlamış oldu.

Açık kaynaklara yansıyan kimi bilgilere göre, yüksek verimli ve dayanıklı HY-100 çeliğinin numunesi mayıs 2023'te Donanma’ya teslim edildi. Çelik levhalar Ereğli Demir Çelik fabrikalarından temin ediliyor. Daha sonra Manisa'daki Miilux OY tesislerine getirilerek kalınlığı 15 ila 60 mm arasında değişebilen süper dayanıklı HY-100 çeliğine dönüştürülüyor.

Şirketin yakın gelecekteki hedefinin HY-100'den daha yüksek dayanıklılığa sahip olacak HY-130'u üretmek olduğu biliniyor.