Rusya’nın bu çabası, bölgedeki nüfuzunu kaybetmemek ve Suriye’deki askeri varlığını sürdürmek amacıyla yürütülüyor.
Habere göre, Rusya’nın yeni Suriye yönetimiyle doğrudan görüşmeler gerçekleştirdiği ve siyasi çözüm için müzakerelere açık olduğu belirtiliyor. Moskova’nın, Suriye’nin kuzeyinde ve özellikle Tartus ile Hmeymim askeri üslerindeki varlığını koruma stratejisinin bir parçası olarak yeni yönetimle iş birliğini sağlamaya çalıştığı ifade ediliyor.
Rusya’nın Suriye’deki stratejik hedefleri:
• Tartus ve Hmeymim Askeri Üslerinin Korunması: Rusya, bu iki askeri üs sayesinde Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını sürdürmeyi hedefliyor. Bu üsler, Rusya’nın bölgedeki deniz gücünün merkezi olarak değerlendiriliyor.
• Yeni Yönetimle Diplomatik İlişkilerin Güçlendirilmesi: Rusya, yeni yönetimle doğrudan temas kurarak siyasi ve askeri varlığını sürdürmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda, Rusya’nın yeni Suriye hükümetiyle güvenlik ve istihbarat alanında iş birliğini sürdürmeye çalıştığı belirtiliyor.
• İran ve Türkiye ile Dengeleri Korumak: İran, Türkiye ve Suriye’nin yeni yönetimiyle üçlü denge politikası yürütülüyor. Rusya, bölgedeki nüfuzunu kaybetmemek için Türkiye ve İran’la ortak müzakerelere devam ediyor.
Moskova’nın Suriye politikasında dikkat çeken unsurlar:
• Esed’in Yerine Geçen Yeni Yönetimle İlişkilerin Güçlendirilmesi: Rusya, Esed rejiminin devrilmesinin ardından yeni hükümetle askeri, ekonomik ve siyasi bağları güçlendirmek için diplomatik girişimlerde bulunuyor.
• Enerji ve Altyapı Projeleri: Rusya, Suriye’nin enerji kaynaklarına erişimini korumak ve altyapı projelerindeki rolünü sürdürmek istiyor. Bu çabalar, Rus enerji şirketlerinin Suriye’deki petrol ve gaz sahalarında hak iddia etmesini sağlıyor.
• Rejim Değişikliği Sonrası Dengelerin Korunması: Esed’in devrilmesinin ardından, Rusya’nın bölgedeki stratejik konumunu kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Bu nedenle, Moskova’nın, yeni hükümetle ilişkileri geliştirerek Suriye’deki askeri üslerini ve ekonomik çıkarlarını korumaya çalıştığı ifade ediliyor.
Rusya’nın Esed sonrası stratejisi, Astana sürecinde Türkiye ve İran ile iş birliğini devam ettirerek, Suriye’deki barış görüşmelerinde kilit aktör olma pozisyonunu korumayı içeriyor. Rusya’nın, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunarak Batı ülkelerinin müdahalelerini sınırlamayı hedeflediği belirtiliyor.
Uluslararası analizcilere göre, Rusya’nın Suriye’deki varlığını sürdürmesi, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik nüfuzunu koruma stratejisinin önemli bir parçası. Özellikle, Rusya’nın, NATO ve ABD’nin Doğu Akdeniz’deki etkisine karşı bir denge unsuru olma rolünü sürdürmeye çalıştığı ifade ediliyor.
Rusya’nın bu girişimlerinin, yeni Suriye yönetimiyle ilişkilerin şekillenmesinde etkili olacağı ve bölgesel dengeleri doğrudan etkileyeceği belirtiliyor. Özellikle, Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir pozisyon alacağı ve yeni Suriye yönetimiyle nasıl bir ilişki geliştireceği de merak ediliyor.